28 Mart 2011 Pazartesi

ÇANAKKALELİ MELAHAT NEDEN GEÇİLMEZ

ÇANAKKALELİ MELÂHAT NEDEN GEÇİLMEZ?
Hilal KARAHAN, Ayraç, Sayı:17, Mart 2011

                                             XXXVI
                               MELÂHAT GEÇİLMEZ

1.         Gazetelerde ak kara bir resmi otuz yıllık. Arkasında
      mülki taksimatlı bir harita. Komiserin odasında ağırlanır-
      mış.

2.         Ve imparatoriçeliğinde bir vesikalık. Tombalacı Ceylan
renkli çekmiş. Delikleri balmumuyla örterler.

3.         Gönderilen çelenklerde ‘Geçilmez’ yazılmıştı soyağacı.
Küçük harflerle de ‘fuhşun anısına’.

4.         Çanakkaleli Melâhat’in törenine polis bandosu da katıl-
      mıştır.1

            Çanakkaleli Melâhat, Ece Ayhan’ın şiirlerinden tanıdığımız en önemli şiir kahramanıdır. Bir çok kitabında ondan bahsettiği gibi, Çanakkaleli Melâhat’a İki El Mektup isimli bir şiir kitabı yayınlamış; ayrıca Morötesi Requiem kitabı da “FUHŞUN, DÜNYA, İSKENDERİYE VE İSTANBUL KIYILARINDA DURDUKÇA DURACAK, ANASINA, SONSUZ VE ÖLÜMSÜZ ÇANAKKALELİ MELAHAT’A ADANMIŞTIR.” Çünkü Melâhat bu kitabın içine, “tersten, yandan, verevine aşağıdan yukarıya gizlenmiştir…”2,3

            Kimdir Melâhat? Çanakkale’de doğmuş ancak Çanakkale’de mesleğini icra edip etmediği bilinmeyen, Ece Ayhan’ın çocukluğunda İstanbul’da ünlenmiş bir genelev patroniçesi… Yine onun yarı gerçek, yarı imgesel betimlemesiyle “fakir anası, yaman, taşaklı bir kadın” hatta “cumhuriyetin sivil kahramanı…” Annesi gibi sevdiğini söylediği bu kadın, Ece Ayhan’ın hemşehrisi ve yakın köylüsüdür... İstanbul’da iki kapılı evlerde oturur; cumartesi günleri kızları servislerle tornacı çıraklarının, demircilerin ayaklarına göndererek görülmemiş bir sivil girişimcilik ruhu sergiler! 2,4-6

            Tam tarihleri kesin olmasa da, Melâhat yaklaşık olarak 1930’lu yıllardan, vurulduğu 1970 yılına kadar mesleğini icra eder. Öyle bir dönemdir ki herkese dokunulur, ama Melâhat’a dokunulmaz! Komiserin odasında ağırlanır… Evinde çalışan kızlardan birine aşık olan Tombalacı Ceylan isimli delikanlıyı azarlayınca, o delikanlı tarafından iki el ateş edilerek öldürür… Hatta cenazesi polis bandosuyla kaldırılmıştır! Cenazeye gönderilen çelenklere, “Çanakkale geçilmez!”i çağrıştırsın diye “Melâhat Geçilmez” yazılmıştır…2

            Peki, neden Melâhat geçilmez? Neden Ece Ayhan’ın atonal lügatinde Melâhat bu denli önemli rol oynar? Neredeyse her söyleşisinde Melâhat’ı anmadan geçmez, ona annem gibi der? Neden kıymetlidir bu denli bir Melâhat?

            Ece Ayhan’ın şiirinde temel izlek tarihtir. O azınlıkların, görülmeyenin, ayrıntıların tarihini yazar… Genellikle sessel değil de ussal ritimle kurulmuş, sinema tekniğiyle güçlenmiş görsel imgeler kullanır. Bu nedenle, onda şiirlerin ön planında fuhuş tüm yönleriyle okura ‘izlettirilirken’, arka planda cumhuriyetin sivil tarihi anlatılır... Bu hassas noktayı her fırsatta açıklar: “Çanakkaleli Melahat’tan başlarsak sivil tarihi daha iyi anlatabiliriz. Türkiye’de sivil tarihi anlatmaya daha çok siyasal partilerle, derneklerle başlanıyor. Halbuki Melâhat devletin karşısında değil ama tamamen devletin dışında olan bir kadın. Ben de bu açıdan bakıyorum sivilliği anlatmak için.Özelden genele gidiyorum. Şimdi genel tarihi yazıyorum. Toplumsala merakım var. (…) Çanakkaleli Melâhat’i anlatırken Cumhuriyet’i de anlatmış oluyorum. Önce ‘Fuhşun Özel Tarihi’ diye başladım. Sonra ‘Fuhşun Genel Tarihi’ oldu. Sonra ‘Fuhuş’u da çıkartıyorum, ‘Genel Tarih’ oluyor. Bu coğrafyada sivilliğin nasıl geliştiğini çok iyi anlatıyor bu.2,7,8
İşte sivil tarih anlatımında Melâhat imgesel bir retorik olduğundan geçilmez…

            Onun Melâhat’a bu takıntı derecede ilgisinin bir diğer nedeni de annesiyle ilgili olabilir: Annesi, babasından boşandıktan sonra uzun bir süre Nezahat takma adıyla içkili mekanlarda çalışır. Belki de bilinçaltında annesinin imgesiyle Melâhat’ın imgesi birleşmiş olabilir… Neticede bir çocuk için annesi hiçbir zaman geçilmez! Ece Ayhan da, Emraz-ı Zühreviye Hastanesi’nin kapılarında annesini nasıl beklediğini şu şiirde anlatır:6
           
            Emrazı Zühreviye Hastanesi’ne kapatıldı anamız
            Adıyla çalışan ermiş Sirkeci kadınlarındandır

            Şeker atar hâlâ mazgallardan Cankurtaran’da
            Acı Bacı’nın acı bilmez uçurtma çocuklarına9

            Son olarak, Melâhat arıza bir tiptir, bir anarşisttir; kovulduğu topluluğa tırnaklarıyla tutunmaktadır: Bir sırtlan gibi, avıyla önce kendi karnını doyurmakta, sonra kalanıyla fakir fukaraya bakmaktadır… Ece Ayhan da en az Melâhat kadar arızalıdır: Huysuzdur, en yakın arkadaşlarını, hatta oğlunu dava etmiştir… Belki bilinçaltında soluyan bu anarşist ruh, belki de yaşamının önemli bir bölümünde beyninde bulunan tümördür Melâhat’ı kahraman ilan eder… O anarşist, arıza, huysuz yönünden vazgeçemez. İşte bu nedenledir ki Melâhat g e ç i l m e z !...

KAYNAKLAR:

1. Ece Ayhan, Çok Eski Adıyladır, Adam, 1982 İstanbul.
2. Ece Ayhan, Morötesi Requiem, YKY, 1997 İstanbul.
3. Ece Ayhan, Çanakkaleli Melâhat’a İki El Mektup, Korsan, 1991 İstanbul.
4. Erdoğan Kul, Ece Ayhan’ın Şiirleri Üzerine Bir Araştırma, Doktora Tezi, Tez Danışmanı: Prof. Dr. Ramazan Kaplan, 2007 Ankara.
5. Hulusi Geçgel, Çanakkaleli Bir Şair: Ece Ayhan ve Şiiri, Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Sayı:3, Mart 2005.
6. Kemal Gündüzalp, Çanakkaleli Melâhat Kimin Annesidir? Akatalpa, Sayı:124, Nisan 2010, Bursa.
7. Ece Ayhan, Aynalı Denemeler, YKY, 1995 İstanbul.
8. Orhan Kahyaoğlu, Mor Külhani/ Ece Ayhan Şiiri, Dharma, 2004 İstanbul
9. Ece Ayhan, Devlet ve Tabiat ya da Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler, E, 1973 İstanbul.